
Plüton'un gezegenlikten çıkartılmasının yıl dönümü olan 24 Ağustos'ta küçük dostumuzun yolculuğunu anıyoruz.
Keşfi ve İlk Statü - 1930
Plüton, 1930 yılında Clyde Tombaugh tarafından Lowell Gözlemevi’nde keşfedildi ve Güneş Sistemi'nin dokuzuncu gezegeni olarak kabul edildi. O dönemde “gezegen” tanımı, gökyüzündeki hareketli yıldız, yani “gezinen” anlamındaki Yunanca “planetes” kelimesine dayanıyordu ve bu geniş bir anlama sahipti.
Statüsünün Değişimi - 2006
2006’da Uluslararası Astronomi Birliği (IAU), gezegen tanımına ilişkin net kriterler belirledi. Buna göre gezegen olabilmek için bir cisim:
- Güneş çevresinde dönmeli.
- Kendi yerçekimi ile yuvarlak (hydrostatic equilibrium) bir şekle sahip olmalı.
- Yörüngesindeki diğer cisimleri temizlemiş olmalı.
Plüton, üçüncü kriteri sağlayamadığı için “cüce gezegen” kategorisine alındı. Bu kararla birlikte Güneş Sistemi’ndeki gezegen sayısı dokuzdan sekize düştü.
Bilim İnsanlarından Espirili Tepkiler ve Geri Alınma İçin Tartışmalar
NASA Başkanı Jim Bridenstine: “Plüton bir gezegendir, çünkü ben okuldayken öyle öğrendim” diyerek hem bilimsel otoritesini hem de nostaljisini konuşturdu. Bu söz, sosyal medyada “Bilimsel argümanlarda çocukluk anısı kullanmak” başlığı altında bolca alıntılandı.
Alan Stern (New Horizons görevinin baş araştırmacısı): Ona göre IAU’nun tanımı fazlasıyla dar. Stern diyor ki, “Bir cisim kendi kütleçekimiyle yuvarlaksa ve aktif jeolojik özellikler gösteriyorsa, gezegendir. Gerisi laf kalabalığı.” Yani Stern’in gözünde Plüton, jeolojik olarak “bizden biri”.
Neil deGrasse Tyson: Plüton’un en sert muhaliflerinden. Mizahi bir şekilde “Sevgili Plüton, iyi görünüyorsun ama hâlâ cücesin” mesajıyla hem hafiften şakalaştı hem de tavrını net koydu. Bazıları bu çıkışı “Bilim dünyasının ‘friendzone’ vakası” olarak yorumladı.
David Aguilar (Harvard-Smithsonian Astrofizik Merkezi): “Cüce gezegen” terimine karşı çıkarak, “Cüce bir meyve ağacı hâlâ meyve ağacıdır” benzetmesini yaptı. Yani boyut, kategori dışına atılmak için yeterli değil, diyor.
Halk ve bazı akademisyenler: Harvard’daki bir panelde salona “Plüton gezegen mi?” diye sorulduğunda, seyircilerden biri hiç düşünmeden, “Tabii ki gezegen, biz aptal mıyız?” diye çıkıştı. Bu cevap, bilimsel makalelerde değil ama popüler kültürde yankı buldu.
Kültürel Tepkiler
Plüton’un statüsüne kamuoyundan duygusal tepkiler geldi; birçok öğrenci ve vatandaş bu karara tepki gösterdi, bazı yerel yasalar (örneğin New Mexico) Plüton’a “resmî gezegen” statüsü vermeye çalıştı. Ayrıca “plutoed” (plüton edilmek) fiili, 2006’da Amerikan Diyalekt Derneği tarafından “Yılın Kelimesi” seçildi.
Bilim çevrelerinde ise NASA’nın tutumu daha nötr oldu: NASA, Plüton’un teknolojik ve bilimsel önemi vurgulanarak sınıflandırmanın onlar için öncelikli olmadığını, keşfe değer bir cisim olarak önemini koruduğunu belirtti.
Geçmişteki Benzer Durumlar
Plüton’un başına gelen aslında tarihte ilk değil. Astronomi tarihi, “önce gezegen dedik, sonra vazgeçtik” vakalarıyla dolu.
Ceres: 1801’de Giuseppe Piazzi tarafından keşfedildiğinde “Güneş Sistemi’nin yeni gezegeni” olarak ilan edildi. Ancak kısa süre sonra asteroid kuşağında yüzlerce benzeri bulunduğu için “küçük gezegen” statüsüne indirildi. Günümüzde ise tıpkı Plüton gibi “cüce gezegen” olarak sınıflandırılıyor.
Pallas, Juno, Vesta: 19. yüzyılda keşfedildiklerinde hepsi gezegen olarak kabul edildi. Fakat asteroid kuşağında oldukları ve pek çok benzerleri bulunduğu anlaşılınca statüleri değişti. Bu üçü, “önce davet ettik, sonra listeyi güncelledik” örneklerinden.
Eris: 2005’te keşfedildiğinde Plüton’dan bile büyük olduğu ölçüldü. Bu durum, “O zaman Eris de gezegen mi olacak?” tartışmasını başlattı. Aslında Eris, Plüton’un kaderini belirleyen gelişmeydi — çünkü Eris’e gezegen dersek Kuiper Kuşağı’ndaki onlarca cisme de dememiz gerekecekti.
Makemake ve Haumea: Kuiper Kuşağı’nda keşfedilen bu cisimler, Plüton ile aynı sınıfta yer alıyor. Hiçbiri yörüngesini temizlemediği için “cüce gezegen” olarak listelendi.
Asteroid kuşağı & Kuiper kuşağı etkisi: Astronomlar, yeni keşiflerle birlikte “gezegen” sayısının onlarca hatta yüzlerce olabileceğini fark edince tanımı daraltma yoluna gitti. Yani bu biraz da “listeyi şişirmeyelim” kararıydı.